PRP denilen işlemde, kanda pıhtılaşmayı sağlayan trombositlerin onarım ve iyileştirme sürecine katkısından yararlanılır. Hasar görmüş dokuların onarımını sağlamak için gereken “büyüme faktörlerini” yapısında barındıran trombositler dokularda bir hasar oluşursa bu dokuya toplanarak bir onarım süreci başlatırlar. PRP uygulaması hedef dokuya kan dolaşımı ile taşınabilecek olandan çok daha fazla sayıda trombosit verme amacı taşır.
Uygulama Nasıl Yapılır?
PRP şu şekilde uygulanmaktadır; kişiden kan alınır. Özel bir santrifüj ve filtreleme işlemiyle kanın, trombosit açısından zengin kısmı ayrıştırılır. Bu kısım tedavi edilmek istenen bölgeye enjekte edilir. Böylece enjeksiyon bölgesinde yoğun miktarda büyüme faktörünün serbest kalması sağlanmış olur. Bunlar da yaraların iyileşmesi, kırışıklık, akne izleri gibi cilt problemlerinin büyük ölçüde giderilmesini ve cildin yenilenmesini sağlarlar. PRP uygulamasında ayrıştırma yapıldıktan sonra hiç beklemeden hızlıca kullanılmalıdır.
PRP’yi birkaç şekilde yapmak mümkündür. Steril edilen bölgeye enjekte edilerek uygulanabilir ya da dermapenle kanallar açıp kanalların üzerine maskeleme şeklinde bırakılabilir. Uygulama şekli hastanın durumuna göre belirlenir.
Kaç Seans Gereklidir?
Genellikle birer ay arayla 3 seans şeklinde uygulanır. Daha sonra kişinin cildinin durumuna göre 6 ayda tek seans veya 6 ayda 3 seanslık kürler ile devam edilir. İlk uygulamadan itibaren ciltte sağlıklı bir görünüm ve parlaklık ortaya görülür.
Hangi Bölgelere Yapılabilir?
Ciltteki hasar ve kırışıklıklarda, elastikiyet kaybı, eklem dejenerasyonu gibi pek çok alanda PRP kullanılabilir. Ayrıca PRP’nin onarıcı gücünden sadece yüzde değil, boyun, dekolte, eller, saçlı deri bölgesinde de yoğun olarak yararlanılır. Özellikle dudak çevresi gibi bölgelerdeki yeni oluşmuş ince kırışıklıklarda PRP ilk akla gelen çözümdür.